Uyku Masalları
Bir varmış, bir yokmuş... Uzak diyarların birinde, huzur ve neşenin hüküm sürdüğü muhteşem bir orman krallığı varmış. Bu orman, her türden hayvanın dostça yaşadığı, rengârenk çiçeklerin ve ağaçların süslediği, her köşesi macera dolu bir yermiş. Ormanın ortasında, yüksek dallarla çevrili, gizemli bir göl bulunurmuş. Bu gölün etrafında yaşayan hayvanlar, her akşam göl kenarında toplanır, günün yorgunluğunu atar ve gökyüzündeki yıldızları izlerlermiş.
Orman krallığında, minik bir tavşan yaşarmış. Adı Maviş olan bu tavşan, diğer hayvanlardan çok farklıymış. Maviş’in kürkü, gökyüzünün mavisini andıran nadir bir renkteymiş ve gözleri parlayan yıldızlar gibi ışıldarmış. Maviş, meraklı ve cesur bir tavşanmış. Ormanın her köşesini keşfetmeyi, yeni arkadaşlar edinmeyi çok severmiş.
Bir gün, Maviş ormanın derinliklerinde dolaşırken, hiç görmediği bir çiçekle karşılaşmış. Bu çiçek, altın sarısı yaprakları ve gümüşten bir gövdesi olan sihirli bir papatya imiş. Maviş, çiçeğin büyüleyici güzelliğine kapılarak onu koklamış. Tam o anda, papatya konuşmaya başlamış:
"Merhaba Maviş, ben Sihirli Papatya. Bu ormanda barış ve mutluluğu korumak için buradayım. Eğer bir dileğin varsa, sana yardımcı olabilirim."
Maviş, şaşkınlıkla geri çekilmiş, ama kısa sürede cesaretini toplayarak sormuş:
"Sihirli Papatya, ben ve arkadaşlarım her zaman mutlu olsak da, göl kenarında daha fazla yıldız görmek isteriz. Bu mümkün mü?"
Sihirli Papatya gülümsemiş ve altın sarısı yapraklarını hafifçe sallamış.
Elbette Maviş, dileğin gerçekleşecek. Ama unutma, bu yıldızlar sadece barış ve dostluk sürdüğü sürece parlayacak.
Maviş, bu sözü verdikten sonra ormanın derinliklerine doğru koşmuş ve tüm arkadaşlarına Sihirli Papatya'yı anlatmış. O geceden itibaren, göl kenarındaki yıldızlar daha parlak ve daha fazla görünmeye başlamış. Hayvanlar, her akşam göl kenarında toplanır, dostluklarını pekiştirir ve Sihirli Papatya’ya olan minnettarlıklarını dile getirirlermiş.
Günler böyle geçerken, bir gece Maviş, göl kenarında bir araya gelen hayvanların arasında huzursuzluk hissetmiş. Bir karga, diğer hayvanlarla anlaşamıyor ve sürekli kavga çıkarıyormuş. Maviş, hemen Sihirli Papatya’nın yanına gitmiş ve durumu anlatmış.
Sihirli Papatya, sabırla dinlemiş ve ardından Maviş’e demiş ki:
Huzursuzluk, yıldızların parlaklığını azaltır. Ama unutma, her sorun çözülür. Barış ve sevgiyle yaklaş, kargayla konuş ve onu anlamaya çalış.
Maviş, Papatya’nın sözlerini kalbine yazmış ve göl kenarına dönmüş. Kargayla nazikçe konuşmuş, onu anlamaya çalışmış. Karga, yalnız ve anlaşılmadığını hissettiğini söylemiş. Diğer hayvanlar da kargayı dinlemiş ve ona arkadaşlık göstermişler.
O geceden sonra, karga da orman krallığının mutlu bir üyesi olmuş ve yıldızlar hiç olmadığı kadar parlak parlamış. Maviş, dostluğun ve anlayışın gücünü öğrenmiş, Sihirli Papatya’ya bir kez daha teşekkür etmiş.
Orman krallığında barış ve mutluluk sonsuza kadar sürmüş. Maviş ve arkadaşları, her gece yıldızların altında toplanmış, dostluklarını pekiştirmiş ve Sihirli Papatya’nın büyüsüne inanarak huzurlu bir şekilde uykuya dalmışlar.
Ve böylece, orman krallığında her şey yolunda gitmiş, Maviş ve arkadaşları mutlu mesut yaşamışlar.